3 Ağustos 2010 Salı

Devrimci Etiğim Yok Benim

“Devrimci etiğim yok benim”. Bu cümleyi küçük Emrah tadında söyleyince ne kadar da anlamlı oluyor oysa. Gerçekten de yok mu böyle bir şey? Yani bunca afra tafra neye peki? O kadar da keçi sakal bırakıp koyu giyiniyorum. Ulan doğru düzgün yıkanmıyorum bile, daha ne yapayım????
Yok yok, aslında bu kadar da değil. Yani her şey üniversitenin zorlaması. Ne güzel lisedeyken kuvvacı olmayı sosyalist olmak sanıyordum. Ülke bölünüyordu falan, dinciler çok kötüydü, başörtülüler örümcek kafalıydı falan, sonra ne bileyim yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa adın yazılacak oraya buraya dedikten sonra heheyytt devrim yapacağız modunda takılırdım. Ne gerek vardı yani üniversiteyi kazanmama.
Neyse kazandık da ne oldu. Aslında tüm suçlu Tomris Giritlioğlu. Hatırla Sevgiliymiş!! Hiç mi düşünmez özeniriz ederiz diye. Al işte oradaki Deniz’i oynayan yağız delikanlıya özenmiştim, o esmer, ben de esmersem ona benzeme ihtimalim var diye düşünüyorum. Ha bu arada o yağız delikanlı etrafında dolaşan 60 model mini etekli kızlar da çok güzeldi.
Neyse solcu olmak istiyordum. Artık eski sosyal faşist haaaalimmmdennn eser yok şimmmdiii. Diye şarkı söyleyebilecek haldeydim. Savunmam da hazırdı “resmi eğitim insanları alternatifsiz kılıyor.”. Bir şey yapmalıydı. Okumalı mı? Aman ne gerek var, külliyat mı dayanır okumaya. Daha hızlı bir şey ama ne???
Bulmuştum. Kendimi örgütledim. Solcucu oldum. Deli gibi örgütüme hizmet ediyordum artık. Afiş bile asıyordum. Afiş asmak benim için dünyanın en asli göreviydi. Hatta bazen yazı bile yazıyorduk, etkinlik yapıyorduk. Ahh bunları dikkate almayan apolitik gençler, onlardan tiskiniyordum artık. Aslında adını bile bilmediğim insanların isimlerini afiş olarak asmak yazmak falan ne bileyim garipti. Tipine göre anlıyordum kimin ne dönemden olduğunu. Eğer kalın ve kloroplast gözlük varsa ve saçlar Erol Büyükburç gibiyse Deniz Gezmiş Öncesi, biraz daha modern kesim ise 80 öncesi, saç sakal birbirine karışmışsa 90lar ve 80lerden insanlardı resimdekiler. Aman hepsi de birbirine benziyordu. Alex de Souza yoldaş ölümsüzdür diyebilecek modaydım.
Devrimcilikten aldığım hazzı başka hiçbir şeyden alamıyordum. Belki biraz futbol ama yok yok yine de devrimcilik en iyisiydi. Ahhh şu okulumun garip insanları keşke onlar da devrimci olsalar beraber devrimcilik yapsak. Ama anlamazlar ki, onlar gitsin Hatırla Sevgili’nin okula gelen oyuncularıyla söyleşi yapsın. Ulan acaba Beren Saat gelmiş midir?

0 söyleyeceklerim var:

Yorum Gönder

| Top ↑ |