18 Aralık 2009 Cuma

ESKİ BİR ADAMIN YENİ GÜNLÜĞÜ SAYFA 1



Asit YağmurlarıÖnceki gün okuldan çıktığımızda hava kapalıydı. Arkadaşıma bakılırsa "yağmur tehlikesi" vardı. Yağmuru, çok büyük sel felaketleri yaratmadıkça, asla bir tehlike, bir sorun olarak görmediğimden hatta insanların biteviye kirlettiği bir küreyi temizleme görevi gördüğünü düşünerek ona karşı sempati bile beslediğim söylenebilir. Yağmurun nasıl bir tehlikesinin olabileceğini sordum arkadaşıma, ıslanmaktan falan bahsetti. Bu yağmurdan ıslanmanın tehlikeli bir yanı olmadığını, önemli olan asit yağmurlarından korunmak olduğunu anlattım ona. Asit yağmuru mu diye şaşarak baktı bir süre. Sonra gökten asit yağmasının ne kadar kötü olacağından bahsetmeye başladı. Öyle bir şeyin çok acı çektireceğini, insanların yollarda asitin etkisiyle erimeye başlayacağını ve bunu görmeyi asla istemediğini söyledikten sonra asit yağmuruna sebeb olduklarını düşündüğü için parfüm firmalarına sövdü saydı. Ona asit yağmuru dedikleri şeyin öyle aniden öldürmediğini yavaş yavaş insanı ve doğayı tükettiğini, bu işin sorumlularının da, evet, kükürt ve azot olduğunu bu lanet ikilinin atmosfere karışıp oradan da oldukça kötü niyetlerle, yağmur damlalarının içine sızdıklarını anlattım kısaca. Bütün bunları geçen sene okuduğum, çevreci kuruluşlardan birisinin dağıttığı broşürden öğrenmiştim.

Memleketten bir arkadaşımla yaptığım sohbet aklıma geldi onun asit yağmurları hakkında bu bilgisizliğini fark edince. Üniversiteyi bu sene kazanmıştı ama beklediği gibi bir ortam bulamadığından insanların ne kadar da bilinçsiz olduğundan dem vuruyordu. Tıpçılar, fizikçiler, mühendislik öğrencileri var aralarında ama büyük bir çoğunluğu dünyadan bi-haber demişti. Ona şu cevabı vermiştim : "tıpcı olmak fizikçi olmak ya da mühendislik öğrencisi olmak sadece hayatın belli bir alanı üzerinde yoğunlaşarak o alanı öğrenmekten (ezber ne kadar öğrenmek sayılabilirse o kadar öğrenme) başka anlam ifade etmiyor ve okuma, araştırma, öğrenme çabası gütmeyen insanlar o alanların dışındaki herşeye, öküz bir trene nasıl bakar sorusuna cevap olabilecek bir açıdan bakıyorlar"
Memleketteki o arkadaşım benim bu arkadaşı görseydi herhalde eğitim sistemine olan inancı bir kat daha sarsılırdı.
Kapalı gökyüzünden ilk yağmur damlaları düşmeye başladığında 200 metre kadar ilerideki otobüs durağına doğru yürümeye başlamıştık. Arkadaşım kafasını kaldırıp bir süre gökyüzüne baktıktan sonra yüzünde anlamsız bir gülümsemeyle düşünmeye daldı.
O anda kesinlikle asit yağmurlarını düşünüyordu ve bu yağanın asit yağmuru olmadığına şükürler ediyordu. Bu tahminimde ne kadar haklı olduğumu kendi kendime ispatlayıp ne kadar zeki bir insan olduğumu
bir kez daha göreyim diye ona ne düşündüğünü sordum. Alçak adam yemekhane sırasında sarı saçlı kızı düşündüğünü söyledi. Sanırım size o sarışından daha önce bahsetmedim. Ama bunun bir önemi yok nasıl olsa onunla ileride yine karşılaşacağız. O zaman kendi gözlerinizle göreceksiniz ya da okuyacaksınız. Arkadaşımın yüzündeki anlamsız gülümsemeye bakılırsa alışılagelmiş "aşk" nöbetlerinden birini yaşıyordu. Geçen ay da içmek için taksime gittiğimizde garson kıza aşık olmuştu. Hayır bunu kendisi bana söylememişti ama ben onun aptallaşmasından ve gece yarısına doğru, o kadar içtikten sonra otobüs durağında ayrılırken "yarın yine aynı yerde içelim" diye tutturmasından ve yanlış otobüse binmesinden anlamıştım. İçkili de olsa yanlış otobüse binmeyecek kadar açık göz birisidir kendisi...
********
Otobüs durağı her zamankinden daha kalabalık. Yağmuru sevmeyip ondan kaçan insanların diğer insanlara yarattığı bir diğer problem de bu zaten. Başta otobüs durakları gelmek üzere kapalı mekanların işgal edilmesi. Şeker gibi eriyecekler sanırsın. Kadınları bazen anlayabiliyorum. Makyajları ya da saç boyaları akıyor olabilir ya da ıslak saçların erkekler için bir tahrik unsuru olduğunu bildiklerinden ve sokaklarda yüz binlerce tahrik olmaya programlı erkek dolaştığından, onların yağmurdan kaçmalarının geçerli nedenleri var diye düşünebilir insan. Ama bu erkeklerin derdi ne olabilir ki?
"Bunların sorunu ne biliyor musun?" diye sordu arkadaşım, sanki aklımdan geçenleri duymuş gibi. Bunu ilk defa da yapmıyor olması bende onun gizli yetenekleri olduğuna dair bir şüphe uyandırmıyor da değil hani.
"Nedir sorunları?" diye sordum.
"her önüne gelenle düzüşmeleri" dedi sırıtarak sonra da koşarak bir otobüse atladı. Rezil adam, arkasından o kadar seslenmeme rağmen yine gidip yanlış otobüse binmişti…

0 söyleyeceklerim var:

Yorum Gönder

| Top ↑ |